Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Kasım 2010 Salı

Subaru' nun şehir içi minisi


Türkiye' de olmayan modelleri paylaşmak istiyorum vakit buldukça, çünkü burda inanılmaz arabalar var. Hergün yeni modelleri gördükçe, gözümü alamıyorum bakakalıyorum.

Fakat şu bir gerçekki, buradaki arabaları alsak getiriversek öylece Türkiye' ye, eminim satılmayacak.Çünki alışkanlıklar ve kültür alış verişimizi çok etkiliyor, ve buna göre taleplerimiz oluşuyor. Ve dolayısıyla arz geliyor.

Mesela bu model, eminim Roma sokaklarında hız yapmak için çok tutulabilecekken, Türkiye' de geniş ailelerin olduğu yerleşim yerlerinde mümkün değil satılamaz.

Neyse ilgi duyanlar için, Subaru' nun Japonya' da sattığı modelleri gösteren siteyide vereyim, http://www.subaru.jp/ .Bakalım beğendikleriniz olacak mı?

Evsizler

Japonyada yaşayan evsizler tabiiki de var, sanırım en fazlada Tokyo'da. Burası tam Tokyo' nun göbeği Shinjiku, tren istasyonu soldaki bina ve gördüğünüz gibi hemen şuracıkta uyumakta olan evsiz bir adam. İş bulamazlar mı acaba? Zannetmem, ya psikolojik sorunları var yada sisteme isyan ediyorlar.
Iyi tarafları, hiçbir şekilde sataşmıyorlar. Yanı tinercimi bu, beni bıcaklarmı, para dilenir mi diye endişe etmenize gerek yok.
Bilmiyorum belkide devlet belirli bir para desteği veriyordur...

29 Kasım 2010 Pazartesi

Neden dünyanın en büyük gökdelenleri Japonya' da değil?

Bilmem. Cevabını bilmek isterdim. Ama biraz akıl yürütme ile bulanabilir. Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birisi burada. Bu kadar depreme maruz bir ülke, niye böyle bir yarışa girsin ki? Ama dünyanın en akıllı binalarının ve en depreme dayanıklı yapılarının Japonya' da olduğunu düşünüyorum.

Bu fotoğrafı Shinkiku' da yürürken çektim. Mimarların Tokyo'yu ziyaret etmesi gerekiyor. Herşey müthiş bir ihtişam ve sanatla dizayn edilmiş.

Blog istatistikleri

Google blogger o kadar kolaylaştırmışki, blog yapmayı, yandaki görüntüde görüleceği gibi, bütün istatistikleri veriyor kullanıcıya. Aylık, haftalık veya günlük kaç kişi hangi sayfaları görüntüledi, hangi ülkelerden girildi. Hatta ziyaret edenlerin işletim sistemi Windows mu Linux mu, buna varıncaya kadar takip edebiliyorsunuz. Şuana kadar ABD, Türkiye ve Japonya' dan girenler çoğunlukta, e doğal olarak tabii.

28 Kasım 2010 Pazar

Tokyo Belediye binası...


Shinjiku' dayız yine. Japonya' ya gelen çoğu insanın uğradığı bir mekan, Belediye binası. Bir pazar günü burdayız. İçerisini göremeden, asansör sizi, göz açıp kapayıncaya kadar 45. kata götürüyor. Belki bina 55 katlı, fakat izin verilen kat bu kadar.
Yukarıdaki binanınya bakarken arkanızda kalan yapı. Giriş gibi birşey.

Ortasındaki meydan. Insanlar nasıl küçük kalmış.

Shinjiku' da süper bir gökdelen



























İlginç bir bina daha, bir gökdelen, ikinci fotoğraf, gece görünüşü, sağ üstteki ise ilerideki bir gökdelenin 45. katından görünşü, binayı çelik halatlar sarmış gibi. Gerçekten çok hoş bir bina, dizaynı harika. Ne binası diye soracak olursanız. Eğitim enstitüsü gibi birşey. Sanırım içinde hastanede var.

İlginç bir harita, Shinjiku

Bu haritanın üzerine tıklayın ve iyice inceleyin. Yok böyle birşey. Gökdelenler şehri Shinjiku' da klasik "You are here"' lı harita. Fakat gökdelenler ilginç bir şekilde yansıtılmış. Eee, anime sanatı gelişince, ifade gücüde gelişiyor.

Aşırı sağ partiler...


Japonya' da aşırı bir sağ parti var. Adını bilmiyorum. Arasıra caddelerden geçerler, hüzünlü şarkılar, dünya savaşından kalma ezgiler ve sözler. Genelde Japonya imparatorlukken kullandıkları bayrakları bulundururlar (Beyaz arabanın arka camındaki). Çok takan var mı bunları, yok gibi. Bir yandan ifade özgürlüğüde var. Herkes istediğini söylüyor. Burası Shinjiku, tam ekinin önü, siyah arabanın üstünde sanırım bir siyasetçi. Konuşuyorda konuşuyor. Ama dinleyen yok. Çok anlamadım ama, Çin'i kötülüyordu sanırım. Bizde bir 10 yıl evvel, yada siyasetçiler diyim, komşularımız ile ilgili beslediğimiz kaygularımızı kullanarak, bizi yönetmeye çalışırlardı... Sanırım işte böyle birşey.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Tokyo' da hava durumu nasıl, şemsiye almalımıyım acaba?


Türkiye' de şikayet eder dururuz, hava tahminlerinin bir türlü tutmadığından. Japonya' da bu durum tahmin edeceğiniz gibi biraz değişik. Öncelikle hava tahminleri şehir üzerinden değil, şehride parçalara bölerek daha ayrıntılı gösteriliyor. En sevdiğim şeyde, yağış olasılıklarını saat diliminde görebiliyorsunuz. Mesela ortadaki satıra baktığınızda yarın akşam 1800-2400 arası %10 oranında yağma olasılığını görüyorum. Bu demek oluyorki şemsiye almama gerek yok. Genel uygulama eğer oran %30' un üzerine çıkarsa şemsiye alınmalı olarak algılanıyor. Daha ayrıntılı da öğrenebilirsiniz bilgileri ilgili linke tıklayarak. Ama güzel olan şu ki, bütün bilgilerin ingilizceside var, yaşayan yabancılar için. Link için tıklayınız. http://www.jma.go.jp/en/yoho/206.html
Resimlerin üzerine tıklayarak yaşadığın şehir seçilebiliyor.

Yurt dışında yaşamak ve helal gıda...


Yurtdışında yaşamak zordur. Herşeyi yiyemezsin, sadece tadından, dış görünüşünden değil (özelliklede Japonya' da), bir yandanda helal olup olmadığını sorgularsın.

Bu haram meselesi ilginçtir, aynı zamanda pisikolojiktirde. Mesela helal et diye yeseniz bir bifteği ve ortasında, hatta ağzınızın içinde birisi deseki, o et domuz etiydi, birden afiyetle yemekte olduğunuz eti, tükürür, kusma eğilimi gösterir, iğrenirsiniz. Bu konuda sanırım herkes bir alim, yön göstersede içimiz rahat rahat hayatımızı yaşasak deriz. Bugun Ali' bey ile konuştum bana, Prof. Dr. Hayrettin Karaman' ın makalelerini tavsiye etti.

Daha önce uyduğum kuralları, yerinden sarsacak fetvalar var. Bence yurtdışında yaşayanlar, çıkmayı düşünenler veya aklında sorusu olanlar okumalı


Sahaflar çarşısı...



Evet varmış, sahaflar çarşısıda varmış burada. Sendai' de yoktu. Sanırım, Istanbul' da olduğu gibi, büyük şehirlerde oluyor sadece. İkinci el kitapları olduğu kadar, ikinci el müzik CD'si, film vs gibi ürünler satan dükkanlarda vardı bir okadar. Valla içlerine ve fiyatlarına tenezzül edipte bakmadım, zaten karakterleri görünce korkuyor insan. Ha baksam, etrafımdaki insanlar bana bakıp nederler. "Vay be ben okuyamıyorum, adam Gaijin 外人 (yabancı) ama okuyor!!!" Levent' e bakalım çocuk kitabı dedik, hani resimli vs. onuda bulamadık.

Hambayki 販売機

販売機 Japonya bu aletler ile dolu. Emin olun her köşe başı, boş kalan heryeri bunlar doldurmuş. Adı hanbaiki. Açılımı içeçek satış makinaları. Türkiye' de olmayan birçok içecek. Yani susamasanızda, içecek olmasanızda, bişekilde aldırıyorlar size. Sadece soğuk değil, sıcak servis edilenlerde var.

Hani çıkardı haberlerde, Türkiye' de Türk insan az içecek tüketiyor diye. Diğer ülkeleri tam olarak bilemesemde Japon' ların neden bu kadar içecek tüketettiğin çok rahat anlıyabiliyorum.

Unutmadan, bu makineler ülke genelinde o kadar elektrik kullanıyorlarki, bunun için araştırmlar yapılmış olduğunu duydum. Belkide 52 nükleer santralin birisi bunları besliyordur. Kim bilir.

Akihabara' da bir dönerci...


Akihabara' da geziyorduk. Birde baktık ki iki tane araba, önlerinde kuyruk, vatandaş malı götürüyor :). Evet Türk lezzeti, Türkiye'nin yurt dışına ihraç ettiği en bilinen yiyecek ''Döner''. Tokya' da birçok dönerci var böyle ayak üstü satış yapan. Daha öncede görmüştüm. Fakat ilanlarında HALAL diye yazanı hiç görmemiştim. Hemen gittik birer tane bizde baktık tadına. 500 yen, yani 8 TL, tanesi, fakat bize torpilli koydu sağolsun ustam. Böylece ilk hafta, ailem dışında ilk Türk ile konuşmuş oldum.

Tiyatro binası mı?



Japonya modası ile ünlü olduğu kadar mimarisi ilede ünlü bir şehir. Tanınmamış küçük bir sokakta ilginç bir mimari ile karşılaştım. Sahafcıların arasında sıkışmış bir bina. İlginç dış görünüşü ve rengi ile göz alıcı. Kapısına yaklaştığımda gördüm ki bir tiyotro imiş. Tokya' da eminim daha pekçok ilginç tasarımlar ile karşılaçacağım.

Akihabara, elektronik dünyasının beşiği...

Akihabara 秋葉原 elektronik dunyasının gözbebeği, ruhu, can damarı...Bugün keşfetmeye çıktık ailecek. Envai çeşit ürünler, yeni çıkan cihazlar vede ucuz fiyata. Bir insan seli, kalabalık, bir sürü yabancı, ikinci el bilgisayarlar, Sendai' de bulamadığımız çeşit çeşit Japon ürünleri.

Yeni bir ürün gördüm mesela, 1 tb'lık harddisk, 2.5 inc' ten daha küçük 170 TL'ye. Kesinlikle bir gün boyunca gezilecek, ve doyulmuyacak bir yer.

Evimize sanırım yürüyerek 20 dk mesafesinde. Türkiye' den gelecek misafirlerle beraber kesinlikle gezilecek bir yer. Bunca yıl duymuştum burasının adını ama gelmek nasip olmamıştı. Nihayet güzel sona ulaştım. Seni seviyorum Akihabara...

26 Kasım 2010 Cuma

Japonya çocuk yapmayı destekliyor...

Japonya' dan uzak kalalı 2 yıl oldu, dolasıyla bazı değişiklikler olmuş. Mesela hükümet çocuk yapmayı teşvik edici kanunlar çıkarmış. Şöyleki

1. Geliriniz ne olursa olsun 13000 yen aylık çocuk yardımı alabiliyorsunuz, ki bu 234 TL ediyor. Daha önce öğrenci iseniz veya geliriniz belli bir seviyenin altında ise 80 TL veriyordu. İlginç olan, şuan hiper zengin olsanız da devletin bu parayı vermesi.
2. 0-6 yaş çoçukları için daha kapsamlı bir sağlık sigortası yapmaları. Bu sayada ilaç parası dahil, hiçbir hastane masrafı ödemiyorsunuz.

Bugün gittim iki sisteme de Levent Ali' yi dahil ettirdim. Umarım hiç hasta olmayız...
Ha bu arada, Recep Tayyip Erdoğan gibi 3 çocuk yapın demiyorlar, bir şekilde reel teşvik edici kanunlar çıkartıyorlar. Tabi sorarsanız bu çok bir paramı, insanlar çocuk yapsın. Tabikide hayır, çünkü insanların asıl derdi, çocuklarının eğitim masrafları. Belki birgün Qatar kadar zengin oluruzda evlenesiye kadar herşey ama herşey ücretsiz olur...

Japonya' daki ismime kavuştum

Evet nihayet unutmaya yüz tuttuğum Japonca isimimi tekrar yazar hale geldim.

Paylaşayım

Kuyuk Huseyin Serdar
クユク フセイン セルダル
Kuyuk Şeyma
クユク シェイマ
Kuyuk Levent Ali
クユク レベント アリ

Bu arada Levent Alinin de tercümesini yapmış olduk.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Böyle bir vefa yok...

Evet, nihayet tekrar Japonya'ya Tokya'ya Narita havalimanına ulaştık. Bizi iki arkadaşımız karşıladı. Biri bana gönüllü olarak Japonca öğreten Aizawa Hiroichi ve diğeri Şeyma hanımın gönüllü hocası Hiromi Baba. Bizi karşılamak için taa Sendai'den (350 km uzaklıkta) kalkıp geldiler. Bizi karşıladılar ve gece otelimize kadar eşlik ettiler. Gerçekten çok duygulandık. Pazar gününüde beraber geçirdik. Kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum...